28 Ocak 2010 Perşembe

Köse Kadı


KÖSE KADI
Bahaeddin Özkişi

Ülkemizde henüz zayıf bir mevkide bulunan tarihi ve nehir roman türlerinin erken ve güzel örnekleri…
   Köse Kadı ve Uçdaki Adam birbirini takip eder tarzda yazılmış; esas karakterlerin bir ikisi eksilse de yardımcı ve gölge karakterlerin önemli bir kısmı iki romanda da var olmuştur. Özkişi, gidiş heyecanıyla dönüş acısını birbirine ekleyerek Macar serhadlerindeki sergüzeştimizi hikâyeleştirmiş. Serhad boylarının atmosferini oluştururken gerçeklere riayet etmeye gayret etmiş, ayrıntıları işlerken hayal gücünün okuyana zevk veren kıvrımlarında dolaşmış. Romanlar böyle bir amaçları olmasa dahi okuyucuya bir bilinmeyen tarih muhayyilesi kazandırıyor ve fetih mücadelelerinin zannedildiği kadar iptidai bir hüviyetinin olmadığını; hadiselerin zannedildiğinden daha çetrefilli bir mahiyet arz ettiğini düşündürüyor.
   Harap kulübelerde yaşayan casus dilenciler vardır; kâşanelerde gününü gün eden korkak yöneticiler de. Cihanşümul bir imparatorluğun daracık bir havalide can bulmaya başladığı vakitlerde, tarih yalnızca kılıçların gölgesinde serinleyen bir tembel değildir. Akıl oyunlarının ve bin bir türlü cambazlığın da bu oluşta bir rolü vardır.
   Varlıklarının her zerresini Devlet-i Ebed Müddet'e adamış Osmanlıları okurken gözleriniz dolacak.
Konu Devamında Kitaptan bir bölüm Bulunmaktadır ...

-Durum tahmin ettiğim gibi Ali Bey oğlum, diye söze başladı. Haber Istolni-Belgrad’dan sızıyor. Ve bütün bunlar, Fecer Lorincz’in, ni kalemin soysuz muhtarının altından çıkıyor.
Ali Bey irkildi . "Hemen" diyecek oldu.
- Telaşlanmayın oğul, dedi. Köse Kadı. Bu işlerde insan bilinen düşmanı yok ederse yerine bilinmeyeni gelir. Oysa , karşı taraf teşkilatını kurmuş ve bu teşkilatın kusursuz işlediğine inanmıştır. Bu yüzden bozulmaya çalışılmamalı, hatta onları imha bir ya faaliyetlerini görmezden gelinmelidir. Ta ki, onlara meyledenlerin cümlesi meydana çıksın ve bizler için faydalı hale getirilsin. Ben kale ayak bastığım günden beri Deli Gak’dan şüpheleniyorum. Arşidük Koloni’nin konağının nehir üstündeki kapısında görüldüğü bildirilince bu kanaatim kesinleşti. Araştırdım yerine geçti delinin anasının anlaşılmayan bir sebepten ötürü, bilinmeyen kimseler tarafından yıllar evvel öldürülmüş olduğun tespit ettim. Bu aileyi yakından tanıyan komşulardan birini bir bahane ile getirttim. Sanki tesadüfmüş gibi Gak’ı gösterdim. O bana bunun başka deli olduğunu, Gak’a benzediğini, ama o zavallı komşusu olmadığını kat’î olarak söyledi. Laf arasında Gak’ın çocukken bir kaza geçirdiğini ve sol ayağının derin bir şekilde yaralandığını öğrendim. Ben adamı, bunun Deli Gak oluğuna inandırarak, köyüne gönderdim. Bizden birkaç kişiye Gak’ı alıp hamama götürmelerini tembihledim ve ben de orada bulundun. Onlar çılak deli ile şakalanırken ben onun baldırında yara izi aradım ve bulamadım.
ikisi de uzun süre sustular. Kadı tekrar...

Kaynak: Köse Kadı, Bahaeddin Özkişi, Ötüken Yayınları, 2004

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

~ Anonim Olarak Yorum Yapabilirsiniz
~ Yorumlarınız Onaylandıkdan Sonra Gösterilir